“Şimdi çok iyi anladım ki zübük bir
tane değil, biz hepimiz birer zübüğüz bizim hepimizin içindeki zübüklük olmasa, bizler de birer zübük olmasak,
aramızdan böyle zübükler büyüyemez idi. Hepimizde birer parça olan zübüklük
birleşip, işte başımıza böyle zübükler çıkıyor. Oysa zübük bizde bizim
içimizde. Onları biz kendi zübüklüğümüzden yaratıyoruz. Sonra kendi
zübüklüklerimizin bir tek zübükte birleştiğini görünce ona kızıyoruz
Son derece can alıcı ve çarpıcı bir ifadedir ‘Şimdi anladım ki zübük bir tane değil, biz hepimiz birer zübüğüz….. az düşününce zübüklük daha hayatımızın başında başlar; anne babasının kendisine olan sevgisini fark ettiğinde istediklerini yaptırmak , onların duygusallığını kendi için kullanan bebek, yahut beğendiği kişiyi elde etmek için farklı kişiliklere bürünen genç kadın ve erkek , yükselmek veya küçük bir ayrıcalık kazanmak için amirine/ patronuna yalakalık eden personel, sahte partidaşlık. İşte zübük ve diğer karakterler tüm bu önemsiz görünen ayrıntıların kurmacadaki halidir.
Toplumumuzun daha doğrusu toplumların acı bir gerçeği olan zübüklük kavramı Gogol, Gustave
Flaubert, Tolstoy, Dostoyevski, Yaşar
Kemal, Kemal Tahir, Fakir Baykurt , Sabahattin Ali, gibi pek çok toplumcu gerçekçi yazarlar tarafından ele alınmıştır: Bolca yergi ve mizah barındırmalarına rağmen genellikle gerçekçilik yönü ağır basan bir
şekilde konuyu ele almışlardır. Aziz
Nesin ise bizde güldürü edebiyatının öncülerindendir ve güldürü türünde yazdığı
eserlerde ve mevzu bahis olan bu kitabı Zübükte ne kadar ağır , dramatik, ve acıklı olsa da toplumsal olayları anlatım şekli yergi ve abartı yönü çok ağır basar.
Anadolu’nun farklı illerinde
yaşanmış çeşitli hikâyelerin temeline dayanarak oluşturulan ve insanların sahip olduğu kötü
hasletlerin yoğunlaşıp birinde vücut bulmasını ve onun kuş uçmaz kervan geçmez
bir Anadolu beldesinde trajik, komik ve bir o kadar da düşündürücü bir olaylar
silsilesini konu eden hikaye , beldeye atanan Almanca öğretmeninin
arkadaşına yazdığı mektuplar üstünden anlatılmaktadır. Yazarın dili oldukça
sade olmakla beraber yerel ağız ve üslubu fazlasıyla yansıtmaktadır.
Deneyim, tanıklık ve gözlem yoluyla öğrenilip içselleştirilen ve bilinçsizce sergilenen davranışlar insanlar tarafından doğal ve insan tabiatının sonucu kabul edildiği söylenilebilir, en azından kendi gözlem ve deneyimlerim bunu gösteriyor. İçselleştirdiğimiz ve genel kabul haline gelen yanlışların kişinin kendisi tarafından veya yaşanılan toplumdaki kişilerce fark edilip görülmesi çok zordur. Bu yüzden Nesin bizim aynaya bakmamızı istiyor. Kendi zübüklüğümüzü görüp kabul etmeden nasıl diğer zübükleri görebileceğiz. Kendimiz doğru olmadan nasıl diğer eğrileri düzelteceğiz.
Keyifli Okumalar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Her samimi yorum değerlidir,yorumunuz için teşekkürler